2 Haziran 2009 Salı

Final serisi başlıyor


İki takımında maç kaybetmeden geldiği final serisi sezon boyunca ligimizde çok çekişmeli maçların oynandığı iddiasını tekzip eder gibiydi.
Ne olursa olsun final serisinin iki takım açısından da kolay geçmeyeceği kesin, her ikisi de çok çetin maçlar çıkartarak gelmediler finale ama play-off'larda vites yükselttikleri açıkça belli oluyor.
2 sezon önce yıllar süren şampiyonluk özlemine son verdiğimiz Efes final serisine favori olarak çıkmamış ama takım olmanın, kazanmayı bilmenin, yardımlaşmanın, her koşulda yenilgiyi kabul etmeyip maçları kopartıp alma insiyatifini cüretini gösterebilmenin kendinden daha bütçeli daha derin kadrolara karşı bile üstünlük kurmanızı sağlayabilen etkenler olduğunu kanıtlamış yürekli takım seride büyük üstünlük sağlamıştı Efes'e.
Geride kalan 2 yıl içerisinde bu takım kazanmayı çok daha iyi öğrendi, Euroleage'de hatırı sayılır işler yapıldı, 2. şampiyonluk kazanıldı derken altın oranı bulan kimyacı Aydın Hoca'nın formülüyle oluşturulmuş takım gün geçtikçe daha savaşçı ve kazanan olmayı becerdi. Sezon başında bu takımı topu daha fazla paylaşan ve kişilerin bireysel insiyatifine bırakmayan bir yapıya kavuşturacağız diye yapılan revizyonun bu saydığımız özellikleri ciddi biçimde erezyona uğrattığını hep savundum ama neyse ki henüz yerel lig elden gitmeden müdahale edildi.
Az çok takım eski sertliğine, direncine kavuşmaya başlamış gibi duruyor.
Ama final serisinde son 2 yılki kadar rahat olamayacağımız herkesin ortak fikri. Zira herşeyden önce başarıya daha aç ve artık geriden gelen bir Efes var. Uzun yıllardır hiç olmadıkları kadar kazanmaya motive olmuş biçimde çıkıyorlar Fenerbahçe maçlarına.
Geçen yılki kan değişimiyle dirençleri, kazanma azimleri dibe vurmuş, sıradan bir takıma dönüşmüşken bu yıl adım adım kazanmayı bilen bir takıma dönüştüler.
Gerçi Efes için uzun süredir üst düzeyde maç oynamıyor oluşu bir handikap olabilir, lige verilen arada Rusya'ya gidip CSKA'yla oynayarak bu sorunu aşmaya çalıştılar ama final serisinin zorlu maratonuna zayıf ısınma turlarıyla dalacaklar.
Muhtemelen çok gergin geçecek bir seri yaşanacaktır. Şampiyonluk yaşamadan geçirilen 4 sezon Efes için uzun bir süre sayılır. O 10 maçlık galibiyet serisi yaşadığımız günlerdeki Efes geride kaldı. Kazanan kim olursa olsun kolay olmayacaktır.
Kısa rotasyonumuzda sorunlar yaşayarak giriyoruz final serisine, Griçek'i hiç hesaba katmamak daha doğru olur. Ama Ömer Onan'ın sakatlığı ciddi bir sıkıntı yaratabilir. Her ne kadar sakatlığı geçmiş olsa da Telekom serisinde neredeyse hiç yer almadı ve maç ritmini sağlaması zaman alabilir. Telekom serilerinde Mrsiç onun yerine ilk 5 başlamıştı ve özellikle Serkan'ı durdurabilmek için savunmada muazzam bir güç harcamıştı ama Efes'in kısa rotasyonunun tam kadromuzla bile başa çıkılması zor bir güç olduğunu kabul etmek lazım. Formda ve güçlü bir Ömer Onan Solomon'la birlikte Efes'in iyi penetre eden, şuta çabuk karar verip uygulayan Charles Smith, Ender, Kerem, Bootsy Thornton gibi etkili kısalara baskı kurup onları top kaybına zorlayabilecek olmazsa olmaz ikilidir bu seri için.
Marques Green'in El-Amin gibi akılla değil inatla zorlayarak oynayan bir guardı sahadan silmiş olması yanıltıcı olabilir. Zira Efes'te onun gibi eski model bir oyun kurucu ( yada bozucu mu demeli ? ) yok.
Kısalar konusunda çok fazla seçeneklerinin olması onlar için ciddi bir avantaj ayrıca Ayhan Şahenk kabusunu da hesaba katmak lazım. Bu sebeble ilk maç kilit önemde. Serinin kalanında bu salonda kazanamıyoruz baskısını hissetmemek için ilk maçı kazanmak çok iyi olacaktır.
Uzunlarımız için de asıl mücadelenin şimdi başlayacağını söyleyebiliriz. Sakatlıktan yeni dönmüş Chris Lang, takıma henüz tam olarak oturamamış Bajramoviç, formsuz ve yaşlandıkça iyice tek yönlü oyuncu haline gelmiş Dudley'e karşı içerden oynamayı tercih ettiğiniz anda zaten üstünlük kurabilecek yetenek ve fizik gücüne sahipsiniz ama Efes'in uzunları pota altında işleri zorlaştıracak ve pisleştirecek cinsten. Asıl gümbürtü orada kopacaktır.
Hücumda Oğuz'un üzerinden oyun kurduğumuz zaman bu takımı durdurmak gerçekten zor oluyor zira her noktadan şut kabiliyeti olan 2.10'luk dev bir cüsse oyunu iyi okuyabiliyor ve şutörlerinin pozisyonlarını iyi takip ediyorsa onu tek bir şekilde durdurma şansınız yoktur. Ama Tanjeviç bu üstünlüğü ne kadar kullanmak ister yada tam da bu üstünlüğünü kullanırken Oğuz'u kenara alıp gözünün önünden ayrılmasın ister mi onu bilemeyiz.

Hiç yorum yok: