17 Haziran 2009 Çarşamba

Bir kez daha, haramilerin saltanatını yıkacağız


İşin buralara gelmiş olmasının bir dolu sebebi olabilir. Basketbol dışı etkenleri, dile getirmek, fazlaca yazmak istemesekde hakemlerin serinin altını üstüne getirdikleri aşikardır. Memleket basketbolunun son 25 yıldaki lokomotifi olmanın verdiği gücü kirli oyunlarda kullanma becerisi Efes'in pek bilindik marifetlerindendir zaten. 2 haftadır bizler bu birbirinden gergin maçlarda tribünde olmanın yorgunluğunu ve stresini öylesine yaşadık ki artık sabırları taşıran yanlı yönetimlerin çileden çıkarttığı oyuncuların hakem masasını tekmelemelerini falan doğal karşılayabilecek durumdayım. Bu oyunun masumiyetine, haklı olanın, daha çok emek verenin, hakedenin kazanacağına dair inancımız yıllar önce sarsılmıştı ama serideki her maçı geren, kavgalara zemin hazırlayan, all-star maçında bile sportmenlik dışı faul almayı becermiş adam olarak tarihe geçen Kaya'yı kendilerine itiraz ettiğinde yanağını okşayarak sakinleştirip, top kendisinden dışarı çıkmasına rağmen topu Fenerbahçe'ye veren hakemin kararını düzeltip topu rakibine verecek kadar sportmen bir adam olan Ömer Onan'ı itiraz ederken itip kakan hakemlerin bu kadar ayan beyan biçimde niyetlerini belli etmeleri de artık iyiden iyiye kabak tadı vermeye başladı.

Beşiktaş'lısının, Galatasaray'lısının Efes tribünlerinde boy göstermeleri, birden bire memlekette Efes basketbol sevdalılarının sayılarının artması, nerede Fenerbahçe varsa orada cümleten, renk ayrımı gözetmeden kirli ittifakların ortaya çıkması da artık gülünç hale geldi.

Ne büyük camiayız ki karşımıza çıkan milyonlarca destekci kazanıyor, sezon boyunca kendi takımlarıyla ilgilenmeyen Galatasaray, Beşiktaş taraftarları pozisyon pozisyon Efes-Fener serisini takip ediyor, yorumluyorlar. Ergin Ataman ve Kaya Peker'i kahramanlaştırıyorlar.

Bu hasetle doğan ittifağın sebebi ligi son 2 yıldır domine ediyor olmamızda değil, şampiyonluklara hasret geçirdiğimiz yıllar boyunca kah Çukurova, kah Paşabahçe, kah Ülker taraftarı kesilen aslan cimbomluları, vahşi kartalları çok gördük.
Beşiktaş’lıların Efes’e kendilerini ve diğer kulüp takımlarını basketbol salonlarının dışına itmeye çalıştığına dair haykırışları hala kulaklarımızda çınlarken, Galatasaray’lı taraftarların 2 sezon önce ( kendi cafe crownluklarını unutup ) kendilerini lig şampiyonu ilan ederken Efes Pilsen ve ( Fenerbahçe ) Ülker müessese asıl şampiyon biziz diye pankart açıp güya müesseselerin salon sporlarındaki hakimiyetine karşı duruş sergilerken bugünlerde Efes Pilsen’in en büyük destekçileri kesilmeleri bizim için şaşırtıcı değil ama memleketimizdeki taraftarlık kültürü açısından hakikaten düşündürücü.
Bu omurgasızlık, bu renk belirsizliği, bu kendisini sadece Fenerbahçe düşmanlığı ekseninde ifade edebilme hastalığı kronikleşmiş artık.
Ne diyelim, tedavi olmak istemeyen hastayı kendi haline bırakmak lazım.
Öte yanda, gerçekten Efes Pilsen’e gönül vermiş insanlar hiç yok değil tabii. Ama onlarda şu kural kitabından copy-paste yapıp son 13 saniyedeki faule kurallar gereği sportmenlik dışı faul verilmeliydi diye ortalığa atlamayı bırakmalılar artık.
Geçen yıl hatırı sayılır miktarda Euroleague ve Avrupa’daki çeşitli liglerden maçlar seyrettim. Bir kez dahi böyle bir faul çalındığını görmedim, he belki Eskişehir ortaokullar arası basketbol şampiyonasında falan çalınmıştır, ya da ne biliyim Hollanda’da amatör maçlarda falan.
Hakemlerin sevmedikleri, uygulamaya direndikleri bir kuraldır bu. Zira oyunun bugün Avrupa’da geldiği aşamada ruhu sertlik üzerine kurulu, rakibe topu oyuna sokmadan başlayan baskıyı kasti fauller çalarak yumuşatırsanız bugün bildiğimiz Avrupa basketboluna zarar verirsiniz. Bu kuralın uygulanması için ya Thornton’un yapılan fauller sebebiyle topu oyuna sokacağı süreyi kaçırması, ya topu oyun alanına gönderirken faul yapılan oyuncunun temas sebebiyle topu tutamayıp top kaybının yaşanması, ya da oyuncuya sert ve kasti bir faul yapılması gerekir. Yoksa bu faul bu düzeydeki maçlarda ilk kez uygulanan bir kural olarak kayıtlara geçmelidir. Ve eğer bu faul ölçü alınacaksa, final serisi boyunca sadece o maçta bile 10’larca sportmenlik dışı faul çalınmalıydı.
Ama yine de tartışmayı o maça ve o faule indirgemek asıl yapılmak istenendir. İşte Fenerbahçe’liler kuralı bilmeyip kuru gürültü çıkarıyorlar yanılsamasını yaratmaktır.
Seri boyunca yaşananları gördük, sadece 3. maçta Sinan’ın son 10 saniyede Solomon’dan kaptığı top öncesi yaptığı açık faule bile Efeslilerin bugünlerde ellerinden düşürmedikleri kural kitabında yazanlar uygulansa bugün bunları tartışmıyor olurduk.
Neyse yaşananlar bizim açımızdan sürpriz değil. Ama bu camianın kuruluşundan bu yana haramilerin saltanatına, kendisine karşı kurulan ittifaklara, ayak oyunlarına nasıl cevaplar verdiğini bir kez daha hatırlatmak zamanıdır.

1 yorum:

agopist dedi ki...

Basketbola 30 küsür yıldır destek veren Efes Pilsen'e harami denilmesini anlamıyorum.

Sinan'ın Solomon'dan kaptığı topa salonda olan kimse faul diye itiraz etmedi. Yorumlanması gereken bir hareket. Ben faul değil derim. Salonda olan FBliler faul değil der. Televizyonda yavaş olarak izleyenler faul der. Yani mesele yoruma tabi. Ama kopyalayıp yapıştırdığım şey çok açık, net, yoruma en ufak bir kapı bile açmayan bir kuraldır.

Hakemlerin maçta fazla etkin olduğuna katılıyorum. Hele 4. maçta her temas fauldü. Maç izleyemedik. Normal sezondaki son maçı da katarsak ilk 3 maça Efes itiraz etti. Sonraki 3 maça Fenerbahçe Ülker. Neden son 3 maçtaki itirazlar haklı olsun da ilk 3 maçtakilerde Efes haklı olmasın? Sizi anlıyorum. Özellikle normal sezonun son maçından sonra aynı isyanda biz de bulunduk. Bence de Efes'in 1-0 önde başlaması gereken seri haksız bir şekilde 0-0'dan başlatıldı. Bu böyle uzar gider.

Hadi Kaya diyelim. Evet Kaya'nın kendini atmaları var. Çoğu insan farkedemedi. Shumpert da kendini bir kaç pozisyonda atıyor. Kaya'nın gergin bir tavrı var. Eywallah. Ben de şunu söyleyeyim. 1. maçtan sırasında Emir Preldzic Efes tribünlerine, sonra da Efesliler'deki kız arkadaşlarımıza küfür etti. Ömer Onan da biliyor bu hadiseyi. Maçtan sonra konuştuk Ömer'le. Getirip özür dileticem dedi. 2. maç öncesinde ısınırken hatırlattık Ömer'e. Emir'e söyledi. Emir güldü el hareketi yaptı. Hadi bunlar olmadı deyin. Hadi bunları da eleştirelim.

2. maç bitmiş. Ergin Ataman hakemden dem vuruyor. Ya arkadaş 5 kısayla son serbest atışa gidersen tabi kaybedersin. Son maçın kritik pozisyonuna geliyoruz. O pozisyondan önce Fenerbahçe Ülker'in hücum stratejisi Emir'in, Thornton'un elinin üstünden hücum süresinin bitmesine 11 saniye kala üçlük atması mıdır? Bunlar kendi başarısızlığına kılıf uydurmaktır.

Hakemden memnun değilsen tepkini en yoğun bir şekilde gösereceksin. Ama bu ölüm tehditleri sallayarak olmamalı.