Bugünkü maçtan sonra bir kez daha anlaşıldı; bu takımda 3. periyot sendromu ciddi bir hastalık haline geldi. Soyunma odasında ne oluyor bu oyuncuların başına neler geliyor da 3. periyot başlamasına rağmen oyuncular hala kafa olarak oyunda değiller. Bir garip donma hali, şuursuzca sahada dolaşıyorlar.
Çok kıymetli bir fark yaratılmış. 13 sayı, bu kadar zor sayı bulunan bir maçta azımsanmayacak bir farkdır. Bu fark kapanabilir elbet ama rakip öyle tempoyu arttırmış attığını sokuyor falan da değil, fark öyle 1-2 dakika içerisinde kapanmıyor. Bağıra bağıra gidiyor maç.
Tanjeviç mental anlamda uyuşmuş halde seyrediyor olan biteni, sahadakiler kadar hararetle hareket ediyor kenarda ama dağılan, ne yaptığını bilmeden her hücumda süre sona erene dek şuursuzca süreyi tüketip sonra da panikleyip ya saçma sapan şutlar atan ya da topu rakibe veren takıma müdahele etme adına hiç bir hamle yapamıyor, bir fikir üretemiyor sahadakiler gibi o da insiyatifsiz, bilinçsiz.
Eğer basketbola 3. periyotta mola alınmaz diye bir kural gelmediyse Tanjeviç'in bu müdahalesizliğini 3. periyotlarda takımın basiretini bağlayan bir kara büyüden başka bir açıklama gelmiyor aklıma. Ömrümün yarısına gelmişken batıla, doğa üstü güçlere inandıracak beni bu takım.
Takım dağılmış, moral olarak da çökmüş, kimse ne yapacağını bilmiyor, gözler kenara kayıyor ve Tanjeviç elden kayıp giden maça hiç bir müdahalede bulunmuyor. Maçı kaybettiren adam olamadıysa da, seriye heyecan getiren adam oldu.
Sadece mola almamakla kalsa yine iyi. Sakatlar sebebiyle daralan kısa rotasyonu sebebiyle çok erken yorulan Mrsiç ardından ona karşı uzun kalıp koridora dönen Preldziç Serkan'ı maçı çeviren adam haline getiriyorlar Ömer Onan sahada yokken eli ısınmış Serkan'ı bir tek Solomon durdurabilir gibi görünüyor ama Tanjeviç 3. periyotta mola lınmaz kuralının yanına bir de 3. periyotta oyuncu değiştirilmez kuralını eklemiş bekliyor. Serkan yanlış 20 'ye yakın sayı atıyor 3. periyotta ve ona yapılan savunmayı değiştirmiyen bir kenar yönetimimiz var. Şaka gibi.
Maçın ilk yarısında Telekom uzunlarının ortasına atılmış tahrip gücü yüksek bir bombaya dönüşen Oğuz takımın bu içeriye indirilen her topu kaybettiği dakikalarda kenarda. Of ki of.
Fark eridi gitti hatta Telekom öne geçtikten sonra müdahaleler gelmeye başladı. Tanjeviç, takımın geriden gelip maç çevirme kapasitesini test etmek istedi sanırım.
Son periyotta bu sezon defalarca olduğu gibi Mirsad yine kurtarıcı olarak çıktı sahneye süre dolarken attığı potalı 3'lük baldı ama onun dışında her hareketiyle giden maçı kopartıp aldı.
Maçın sonunda Tanjeviç yine sahne aldı gerçi. Telekom'un taktik fauller yapacağı maçın son dakikalarına girilmişken, maç kısalar arasında oynanmaya dönmüşken takımın en kötü faul atan adamını, Ömer Aşık'ı çıkartmayıp intihara teşebbüs etti. Ömer Aşık önce kendisine yapılan 2 faulüde kaçırdı ardından Serkan şut atamayacağı pozisyonda Ömer'i kandırıp 3 atışlık faul çıkarttı ve Tanjeviç kafa kafaya gelen maçta 5 sayıya malolan hatasından ancak dönebildi.
Zor oldu, Telekom ilk maçtaki gibi sezon boyunca hiç yapmadıkları kadar sert oynadılar, yenilgiyi kolay kabul etmeyen, isyan eden bir kimlikleri vardı.
Bu seri İstanbul'da biter bitmesine ama Ömer Onan'ın sakatlıktan kurtulup dönmesi final serisi için elzemdir.