Aklı başında bir coach, kadrosundaki diğer 11 oyuncunun tamamı oyun dışında kalmadıysa eğer Sonseca'nın topu karşı alana geçirmesine izin vermezdi. 2. periyotta, Joventut bir ara öylesine bir dağınıklık, bilinçsizlik içerisindeydi ki, bırakın basketbol aklıyla top kullanmayı, kafası kesilmiş tavuklar gibi parkenin üzerinde bilinçsizce koşturuyorlardı. İşte o sıralarda 2.12'lik, dripling özürlü pivotları Sonseca anlaşılmaz bir panik halinde topu karşı alana taşımaya çabalarken bir başka gürbüz oğlan 2.10 luk Oğuz'a sahanın ortasında hücum faul yapıverdi. İki takımın pivotunun hava atışı haricinde sahanın bu bölgesinde karşı karşıya gelişi nereden bakılırsa acayip bir durumdu ve Badalona'nın hiç alışık olmadığımız bu panik ve ne yaptığını bilmez halini görünce bu maçın artık geri dönülmez biçimde lehimize döndüğünü, işin burada bittiğini anladım.
Hayli istekli ve yürekli başladık. Son 2 sezonda TBL finallerindeki rakibe kan işeten hırsta ve kararlılıkta oynadığımız oyunları hatırladım. Her topa el sokma gayretinde, potasına şut atılmasını bırakın, göz ucuyla bakılmasını yasaklayan cürette bir savunma direnci, kaçırılan atışların ribauntlarını almak için müthiş bir gayret, savunma ribauntlarında ikirciksiz, mutlak egemenlik ve elbette ışık hızıyla karşı alana geçip, kolay sayılar bulma...
Mensah-Bonsu gitmiş bir de Norel eksik. Bu durumda pota altında sorun yaşayacakları kesindi. Sonseca'nın erkenden 3 lemesi de ekmeğimize yağ sürdü ama asıl piyango 2. periyot boyunca pivotsuz oynamayı seçmeleriydi. Sonrasında gitgide büyüyecek olan fark işte bu kritik coach kararı sonrası açıldı. Belki de Jagla gibi dış şutu iyi uzunların çuvalla sayı atıp savunmamızı çökerticeğini düşündü ama dakikalarca sayı bulamayan hep süre biterken panik atışların sonunda fast-breakleri yiyen Joventut coachunun soruna çare bulamayışı yılbaşı piyangosu gibi oldu bizim için.
3. periyot başlarında hayli korktuk aslında, klasik soyunma odası dönüşü uyku hali sendromu hücumda başgösterince, azıcık da kımıldayan Joventut farkı eritir mi acaba diye kuşkular uyandı ama alan savunmasına karşı bu kez şuursuzca hücum etmedik. Oğuz'u yüksek postta kullanıp onun etrafında şekillenen setler alan savunmasının dengesini bozdu Oğuz'un topu eline aldığında sadece pota altına değil oyunun tümüne hakim olabilen bir basketbol aklına ve saha görüşüne hakim olması bu oyuncunun yaşıtı pivotlarda pek görünmeyen harika bir özelliğidir. Onunla birlikte içeri gömülen savunmaları cezalandıracak dış oyunculara asistleride çok iyi yapar. Bu özelliklerini nihayet kullanmayı düşünüp, şuursuzca top çevirmekten kurtulmamız bir başka sevindirici olay.
Preldziç ve Ömer Onan'ın müthiş istekli oyunları ayrıca övgüyü hakediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder