Ve nihayet Erdemir'e kiralanmış.
3 yıl öncesinde Fenerbahçe'ye geldiğinde içinde bulunduğu altın kuşağın belki de en iyisini ve de en lider özellikli oyuncusunu aldığımızı düşünmüktük. Yaşına göre hayli soğukkanlı bir oyun kurucuydu, çok çabuk yön değiştirip penetre ederken dengesini ve sete hakimiyetini hiç kaybetmeyen iyi bir asistçi en önemliside oyunun temposunun elinden kaçmasına izin vermeyen lider özellikli bir guard.
Kardeşinin hastalığı sebebiyle Türkiye'ye geri döndüğü söyleniyordu öyle olmasa belki de A.B.D'de daha parlak bir kariyere yelken açacaktı.
Gelişiminden emin olduğumuz bir genç yıldız adayıydı, misal aynı zamanda transfer edilen Semih Erden'in geleceğine ve gelişimine şüpheyle yaklaşılırken o tamam oldu denilen bir oyuncuydu.
Yazık ki; olamadı bir türlü. Ne eksikti, neden geliştiremedi kendisini, neden yetenekleri günden güne erezyona uğrayıp aldığı dakikalar bir bir erirken kendine güvenide dibe vurup sessizce yok olup gidişine tanıklık ettik anlayabilmiş değilim.
Kaybolmaya yüz tutmuş bir genç yetenek Semih bile yeniden harika bir diriliş oyununu hem de iki uzun süreli ağır sakatlıklara rağmen sahneye koyarken, genç oyuncu eğitimciliği konusunda uzman iki coachla çalıştığı, kendi yaş gurubu hatta alt yaş gurubundaki oyuncular bu kadroda kendilerini geliştirirken bu jenerasyonun en parlak ismi nasıl böylesine eridi gitti anlaşılır gibi değil.
Ama artık acı verici oluyordu, Tanjeviç'in onu oyuna her alışında hadi bu sefer şansını döndür Hakan diyişimizin ardından çarşafa dolanırcasına hataları üstüste yapıp 30-40 saniye sonra fırçalanıp kenara alınmasından sonra yüzündeki o çaresizliği, mutsuzluğu görmek acıydı. Ne oynama isteği ne takımının kazandığı başarılarda payı olduğu inancının yarattığı bir mutluluk ifadesi yoktu bakışlarında.
Yolu açık olsun, geri döner mi bilmem ama kaybolup gitmesin.
3 yıl öncesinde Fenerbahçe'ye geldiğinde içinde bulunduğu altın kuşağın belki de en iyisini ve de en lider özellikli oyuncusunu aldığımızı düşünmüktük. Yaşına göre hayli soğukkanlı bir oyun kurucuydu, çok çabuk yön değiştirip penetre ederken dengesini ve sete hakimiyetini hiç kaybetmeyen iyi bir asistçi en önemliside oyunun temposunun elinden kaçmasına izin vermeyen lider özellikli bir guard.
Kardeşinin hastalığı sebebiyle Türkiye'ye geri döndüğü söyleniyordu öyle olmasa belki de A.B.D'de daha parlak bir kariyere yelken açacaktı.
Gelişiminden emin olduğumuz bir genç yıldız adayıydı, misal aynı zamanda transfer edilen Semih Erden'in geleceğine ve gelişimine şüpheyle yaklaşılırken o tamam oldu denilen bir oyuncuydu.
Yazık ki; olamadı bir türlü. Ne eksikti, neden geliştiremedi kendisini, neden yetenekleri günden güne erezyona uğrayıp aldığı dakikalar bir bir erirken kendine güvenide dibe vurup sessizce yok olup gidişine tanıklık ettik anlayabilmiş değilim.
Kaybolmaya yüz tutmuş bir genç yetenek Semih bile yeniden harika bir diriliş oyununu hem de iki uzun süreli ağır sakatlıklara rağmen sahneye koyarken, genç oyuncu eğitimciliği konusunda uzman iki coachla çalıştığı, kendi yaş gurubu hatta alt yaş gurubundaki oyuncular bu kadroda kendilerini geliştirirken bu jenerasyonun en parlak ismi nasıl böylesine eridi gitti anlaşılır gibi değil.
Ama artık acı verici oluyordu, Tanjeviç'in onu oyuna her alışında hadi bu sefer şansını döndür Hakan diyişimizin ardından çarşafa dolanırcasına hataları üstüste yapıp 30-40 saniye sonra fırçalanıp kenara alınmasından sonra yüzündeki o çaresizliği, mutsuzluğu görmek acıydı. Ne oynama isteği ne takımının kazandığı başarılarda payı olduğu inancının yarattığı bir mutluluk ifadesi yoktu bakışlarında.
Yolu açık olsun, geri döner mi bilmem ama kaybolup gitmesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder