3 Aralık 2008 Çarşamba

Ezber bozan takım


Dexia Mons-Hainaut , Kupa 3 yani Eurochallenge'da Galatasaray'la aynı gurupta yer alan Belçika temsilcisi. Yerel liginin lideri şu anda, geçen yıl bu kupada final oynamıştı.
Belçika ligi bir nevi çakma Fransız ligi gibi. Neredeyse tamamı atlet oyunculardan oluşan takımlar koş babam koş basketbol oynuyorlar, seyretmeye başladığınız da zevkli geliyor bir süre. Bol dış şut, bol hızlı hücum ve bol top kaybı. Zaten MONS'unda maçları hep 80li 90lı sayılarda attığını görüyoruz.
Dün akşam Galatasaray'la oynadılar, akıllara zarar bir oyun oynadılar 1. ve 2. periyotta. Tüm hücum setleri guardın topu rakip sahaya geçirir geçirmez boşa çıkan ilk arkadaşına vermesi ve onun da, üzerinde el var mı, ribaunta kimse giriyor mu, içeriye top geçirme şansı var mı, yok mu hiç bakmadan potaya 3 lüğü yollamasından ibaretti ki; bildiğimiz ''atışlar girse de böyle hücum etmek yanlıştır, içeriye top geçirmezsen bir yerde dış şutlardaki şansın seni terk eder, hücumda tıkanırsın, kaybedersin '' basketbol doğrularını yerle bir eden bir ilk yarı seyrettirdiler bize.
Her branşta, her koşulda Galatasaray'ın kaybetmesinden haz alacak olan ben bile akıllara zarar 3 lüklerin yağmur gibi girmesinden rahatsız oldum artık. Hayır şutörünü tutan adamı perdelersin, ikili oyunlar yaparsın, topu pivota geçirip savunma içeri gömülünce dış adamın kendini gösterir topu alıp, şutu atar falan. Neredeyse attıkları tüm sayılar 3 lüktü ve bir çoğu el üzerinden, pozisyon yokken atılmıştı.
Basketbolla ilgili bildiğim doğruların yerle bir olmasına, müthiş bir Galatasaray hezimeti yaşanacak olmasına karşın dayanamadım, kapadım.
İkinci yarının sonlarına doğru, skor ne olmuş diye bakayım dedim. Doğrusu beklentim, bu kadar dış şuta bağımlı bir hücum planı nasılsa iflas eder, belki de fark kapanmıştır derken baktım ki abiler halen buldukları yerden sallıyorlar ve gariptir ki halen giriyor.
91-65 bitti. Maçın istatistiklerine bakmaya korkuyorum, sanırım sayıların 2/3 ünden fazlası 3 lüktür.

Hiç yorum yok: