1 Haziran 2010 Salı

Taltif edilen Vidmar


Henüz serinin kilit adamlarından birisi olmaya başlamadan önce Vidmar'ın dönüşünün Fenerbahçe'nin muhtemel şampiyonluğunun kilit noktalarından birisi olacağından bahsetmiştik.
Normal sezonun sonlarına doğru, Ömer Aşık'tan artık faydalanılmayacağı belli olmuşken boyalı alanın özellikle Mirsad ve Oğuz'un birlikte oynadığı bölümlerde piknik bölgesi haline gelmesine bakarak keşke Vidmar geri dönse diye lakırdadığımızı hatırlıyorum.

Serinin ilk maçı sonrası SkyTürk'deki basketbol panaroma programında Marko'yla birlikte Vidmar'ın Fenerbahçe kadrosunda önemli bir açığı doldurduğundan bahsettiğimizde, bu görüşe katılanlar kadar gülenlerde vardı.

Vidmar'ın takımın en skorer oyuncusu olduğu serinin 2. maçı dahil olmak üzere takıma verdikleri ortada. Daha düne kadar Fenerbahçe forması altında mücadele eden hiç bir oyuncuya söylenmemesi gereken lafları isminin önüne sıfat olarak yapıştırdığımız Vidmar hakkında antu da ''Vidmar oyundan alınır mı hoca'' benzeri başlıklar açılması şaşırtıcı oldu. Korkutucu olan ise bir kaç gün öncesine kadar bu kadroda ne işi var denen adamın aynı bilinç bulanıklığıyla çabucak kahraman ilan edilmesi. Muhtemeldir ki, Vidmar mevcut sakarlıklarıyla bir iki top kaybı yaptıktan sonra yeniden itin götüne sokulur.

Oysa doğru bakmak lazım Vidmar'a. Olimpija'da kendisini geliştirdiği ortada ama ülkesinde geçirdiği bir sezon içinde baştan aşağı değiştiğini iddia etmek güç. final serisinde belirgin biçimde gördüğümüz üzere rotasyonun başdöndürücü bir hızda tüm oyuncuları tüketerek kullanmak yerine oynayan oyuncuların ortaya koyabileceklerini maksimum biçimde arttırabilmek üzere kullanılıyor oluşu onun katkısını arttırıyor.

Geçen yıl final serisi boyunca neredeyse her maçta ilk 5 dakikada sahada tutulup, o süre içerisinde pota altı savaşlarını kızdırıp rakip uzunları yıpratmak üzereyken kenara alınıp orada unutulan Vidmar'ın bu kez daha istikrarlı biçimde süreler alması geçen yılki Vidmar'la bu yılki Vidmar arasındaki farkı değerlendirirken akılda tutulması gereken bir etken.
Vidmar'ın final serisi boyunca attıkları elbette önemli ama herşeyden önce, pota altındaki sertliği, doğru pozisyon almayı biliyor oluşu play-off lar arefesinde özellikle Mirsad ve Oğuz'un birlikte oynadıkları sürelerde Fenerbahçe savunmasının boyalı alanı uçurtma uçurulacak kadar özgür bir alan haline getirişinden korkanlarımız açısından rahatlatıcı oldu.

Vidmar'ın kaderinde sevilmemek var, pis işleri yapan oyuncularını sevmemekte oyuna sadece görsel güzellikler tarafından bakanların alışkanlıkları arasında.

Oysa Avrupa basketbolunu NBA gibi show dünyasının gösterilerinden ayıran en önemli niteliklerden birisi oyunun seyir zevki sunan kısımmları dışında, kan ter içinde kalınarak harcanan emeklerle yapılan pis işlerin oyunun sonucunu doğrudan etkiliyor oluşudur. Takım oyunu pis işleri yapanlar bu işleri takım için yaptığının bilincinde olarak disiplin içinde kendinden bekleneni varebiliyor oluşuyla yaratılabiliyor.

Vidmar'ı dünde severdim bugünde seviyorum. Ona karşı oynamak rakip pivotlar için bezdirici olmalı zira hem sert ve inatçı hem de savunmada pozisyon almayı çok iyi biliyor. Hareketliyken ona doğru pası verebilirseniz yüzü potaya dönük olarak çok da etkili hücum edebiliyor. Ayrıca koçunun çizdiği oyunları oynamak konusunda hep ısrarcı serinin ilk maçından itibaren o oyundayken elindeki topları ısrarla Efes'in 4 kısalı oyunununu çökertmek için planlandığı şekilde diğer uzuna indirmek için uğraşıyor.

Ama Vidmar'ın bu yükselişini değerlendirirken gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek var. Efes Pilsen müthiş şutör gücüne karşılık zayıf bir pota altı gücüne sahip bir takım. Vidmar gibi fizikli bir oyuncu doğru oynatıldığında Efes'e karşı pota altında üstünlük kurabilir ama Fenerbahçe'nin asıl mücadele alanının Euroleague olduğunu varsayarsak ve o arenada Efes Pilsen'in ligde mücadele ettiği kadrosu kadar zayıf pota altı gücüne sahip takımların çok sayıda olmadığını hesaba katarsak Vidmar'ın önümüzdeki yıl yeniden yetersiz damgası yeme ihtimalinin fazla olduğunu söyleyebiliriz.

Hiç yorum yok: