7 Haziran 2010 Pazartesi

Takım olanla olmayan arasındaki fark


ACB'nin Euroleague'den sonra Avrupa'nın en heyecan verici ligi olduğu bir çoklarına göre su götürmez bir gerçek.
Sezon başında ACB'de iki takım; Barcelona ve Real Madrit birbirinden değerli oyuncuları kadrolarına katarken, Saski Baskonia'da başka türlü bir yol belirlenmişti. İspanya basketbolunun önemli ekollerinden birisi olan Bask ekibi sponsor tedbiline giderek artık TAU Ceramica diye değil Caja Laboral diye anmaya başlamışken, kurt koç Ivanoviç'in kulübün geleneklerine uygun bir atılımla yaşı kemale ermeye başlamış yıldızlara teşekkür edip savaşçı ve genç bir kadroyla yola devam etme kararı alması onları bu sezon öncesinin ilgiyle izlenmesi gereken takımlar sıralamasında üst sıralara çıkartmıştı.
Rakoceviç, Mickeal, Ilievski, Prigioni gibi Euroleague'de önemli deneyime sahip yıldızlarıyla yollarını ayırıp mevcut kadroda Tiago Splitter, Stanko Barac ve Mirza Teletoviç'i tutarak kadroyu genellikle genç ve takım oyununa uygun, savaşçı oyuncularla yeni baştan yaratan Ivkoviç'in yardımlaşmaya ve disipline dayalı yeni sistemi en azından ACB'de sonuca ulaştı.
Sezonun hem koç hem de oyuncu transferleriyle en flaş ekibi olan ama sezon boyunca alıp-satmaya devam ederek denemelerine bir türlü son veremeyip doğal olarak takım olmayı da başaramayan Real Madrit'i yarı final serisinde eleyerek finalde Euroleague şampiyonu Barcelona ile eşleştiler.
Bir yanda piyasada almadık oyuncu bırakmayan, kadroyu şişirdikçe şişiren, sezon başından bu yana oyuncularına rolleri dağıtamayan, kazanan olmayı başaramayan, her kritik maçında kader anlarında kaybeden bir topluluk diğer yanda izleyeceği yolu henüz sezon başında belirlemiş olan ve kulüp geleneklerine uygun bir yenilenmeyi başarıyla yapabilen bir takım.
Kazanan elbette takım olmayı becerebilen Caja Laboral oldu.
Messina'nın Avrupa'nın en iyi koçlarından birisi olduğu kazanma geleneğine sahip bir isim olduğu yadsınamaz bir gerçek ama sezon başından bu yana sürekli denedi, sürekli yap-boz peşindeydi. Elindeki oyuncular onun için yeterli olmadı, Kaukenas gibi Avrupa basketbolunun en iyi görev adamlarından birisini daha iyisini almak adına sezon içinde harcadı.
Bu şekilde olamazdı zaten.

Hiç yorum yok: