26 Mayıs 2010 Çarşamba

inanmış Çocuklar


Final serisindeki şu anki durumu açıklamak için başka bir gerekçe gelmiyor aklıma.

Yanlış kurulmuş bir kadronun defolarıyla başladığımız seride saha dezavantajını kırıp 2-1 öne geçtik.

Tüm maçlar boyunca aklımızı en çok kurcalayan meselelerin başında takımın gerçek anlamda guard sayılabilecek tek oyuncusunun bulunması gelirken o tek guardın; Ukiç'in serinin 2. ve 3. maçlarının sonunda soğukkanlılığını kaybederek ve kötü tercihler yaparak oynamasına, takımın en önemli skor silahının geride kalan 3 maçta sadece 4 sayı bulabilmiş olmasına, rakip takım koçuyla, yönetimiyle, oyuncularıyla hakemleri manipule ederken ve bunu saklama ihtiyacı bile duymazken takımı kendi sahasında çatır çutur doğranan bizim kenar yönetimin, şube yöneticilerinin bu duruma seslerinin çıkmamasına, takımın elde ettiği 15 sayı civarındaki fark 4-5 dakika içerisinde hakemlerin yardımıyla göz göre göre eritilirken lay lay lom tezahüratlarla takımı yalnız bırakıp, müdahalesiz, kendi kafasına göre hareket eden, etkisiz bir performans gösteren tribünlere ve özellikle maçın sonlarında dağlardan taşlardan atılan şutların girmesinin yarattığı moral etkilere rağmen seride durumun bu noktaya gelmesinin tek açıklaması takımın tüm unsurlarıyla şampiyonluğa inanmış olması gibi geliyor bana.

Sezon boyunca üst düzey maçlarda savunma direncini gösteremeyen, kırılma anlarında kaybetme alışkanlığını kazanmış bir takım, final serisinde sezon boyunca büründüğü atarak kazanan takım kimliğinden silkinip tam da bu serinin gerektirdiği gibi savunma konsantrasyonunu üst düzeyde tutarak ve rakibi ön alan savunmasıyla bunaltıp, oyun planı dışına çıkmasını sağlayarak fark yaratan bir takım olmayı beceriyorsa bu durumu yaratan etken yıllardır bu şekilde oynamayı bilen takımın silkinmesi ve şampiyonluğu istediğini sahada isyan ederek göstermesidir.

Ama tam da bu noktada söylemek lazım; Efes Pilsen'in felaket bir yabancı oyuncu israfıyla kurduğu kadronun kalitesine ve korkunç skor tehditine söylenecek bir söz olmamasına rağmen onlarda Fenerbahçe gibi kötü bir sezon geçirdiler.

Nachbar ve Rakocevic gibi muhteşem yeteneklerde iki oyuncuyu bile hala takımın bir parçası yapmayı becerememiş bir beceriksizlikle heder edilmiş bir yatırım var ortada.

Hiç yorum yok: