Eurobasket 2009, gören gözlere milli takım açısından olduğu kadar Fenerbahçe açısından da çok şey gösterdi. Her şeyden mühimi son 2 yıldır en güçlü bölgemiz dediğimiz pota altı rotasyonumuzun bir yandan da en dertli bölgemiz olduğu gerçeğiyle bir kez daha yüzleştik. Hele de gidişi çok kişi tarafından ''varlığından ne fayda sağladık ki yokluğu dert yaratsın'' şeklinde tepki gören Vidmar'ın gidişinden sonra yetenekleri ve fizikleri ile Avrupa'nın gelecek vaadeden 3 önemli uzununa sahip olmamıza rağmen bu bölgede yetersiz olduğumuzu söylemek yanlış olmaz.
Tanjeviç'in takımında uzunların işlevini değerlendirirken bildik kalıpların dışına çıkmamız gerekiyor. Son 3 yıldır bizim uzunların değerlendiremediği her pota altı şutundan sonra çoğu Fenerbahçe taraftarı ''ah şöyle Kambala veya Dudley tarzında bir pivotumuz olsa'' diye iç geçirmiştir. Hatta çok kez tribünde ''Kambala olsa bunları sokardı'' şeklinde laflar duyuyoruz. Bildiğimiz, klasik anlamda pivot, arkası dönük topu aldığında o topu lokum gibi sayıya çevirecek bitirici bir 5 numara ihtiyacı gönüllerde her daim vardır ama Tanjeviç'in kafasındaki oyunda böyle bir 5 numaraya hiç yer olmadı. Hele de etkinliği sadece 3 saniye koridoru civarında olabilecek, oyunda kaldığı süre boyunca her hücumda bitirici olmayı isteyecek, faul alma korkusuyla ya da fiziksel olarak yıpranmama güdüsüyle pis işlerin içine girmeyecek, savunmada 4 numaranın omuzuna ekstra görevler yükleyecek bir pivota hiç yer yok onun kafasındaki takımda.
Bırakalım Kambala ve Dudley gibi oyunun tek yönünü oynayabilen pivotları, Oğuz gibi pota altı oyun için harika yeteneklere sahip ve gençliği sebebiyle savunma konsantrasyonu ve çabası da hayli yüksek olan bir oyuncuyu olabildiğince potadan uzaklaştırarak faydalanmaya çalıştı.
Onun kafasındaki uzunların mutlaka uzun boylu ve atletik ama illa da uzun kollu olması gerektiğini biliyoruz. Bunun yanı sıra mutlaka oyun zekalarının çok gelişmesi gerekiyor zira Tanjeviç'in hücum setlerinde uzunların topu aldıktan sonra rakibiyle birebir oynayıp şutu bulmasından ziyade 2 li 3 lü oyunlarla yardımlaşarak bitirici şutu atmak gibi bir görevleri var. Dolayısıyla perdeyi doğru yere koyup sonrasında çabuk hareket edip kısa oyuncunun asisti yapacağı yere devrilmek, pası aldığı anda rakiplerinden daha avantajlı konumda olabilmek, en yüksekte topu kontrol edebilecek fiziksel üstünlüklere sahip olmak, topu alır almaz potaya düzgün biçimde bırakabilecek koordinasyon yeteneğine sahip olmak şart.
Tanjeviç, Ömer Aşık ve Semih gibi atletik özellikler açısından bu tanımlara uyabilecek ama yetenek ve alışkanlıklar olarak kafasındaki uzun oyuncu tanımlamasına uymakta zorluklar çeken oyuncuları evriltmeye çalışıyor dolayısıyla o bölgenin performansında halen istikrarsızlık yaşanıyor. Oğuz gibi hücumda doğru şut kullanabilen oyunu okuma yeteneği olan ve kendisine pozisyon yaratırken uygun şut durumundaki adamı görüp asist yapabilen, delici ve dengeli driplingleri olan bir uzuna ise bir türlü istikrarlı biçimde süre veremiyor. Onun ribaund zaafı, hareketli savunmadan ziyade belirli bölgeyi fiziğiyle kapatma alışkanlıkları Tanjeviç'in kafasındaki oyunun sergilenebilmesi açısından zaaf yaratıyor.
Aslında bu bölgede her ne kadar çok zengin bir rotasyona sahip olduğumuzu düşünsek bile aslında bir yandan bir şişkinlik bir yandan da bir eksiklik çok yakıcı biçimde göze çarpıyor. Belki de bu 3 genç uzunun oynayacağı süreleri kısmamak adına yapılmayan 4 numara takviyesi sebebiyle esasında 5 numara olan Semih ve Oğuz'dan 4 numara yaratma çabası aslında bu oyuncuların performansını ve gelişimini olumsuz etkiliyor. Tamam bu çabalar sonunda Oğuz dış şutunu geliştirdi, yüksek posttan topla içeriye devrilmeyi öğrendi, Semih artık orta mesafe şut atmayı beceriyor, kendinden kısa oyuncuları savunabilmek için ayaklarını hızlandırıyor ama bir yandan da hareketli ve şutu olan uzunlardan yediğimiz sayılarla kaybedilen maçların günah keçileri onlar oluyor. Bu dertlere ek olarak takımın gerçek anlamda 4 numarası olan Mirsad'ın da artık gün geçtikce takım oyunundan kopup bireysel istatistiklerini geliştirmeye yoğunlaşması ve savunmada ağırlaşması gerçeği var. Gerçek anlamda bir 4 numaraya sahip olamamanın özelikle Eurolegue'de artık basketbola dair her işi çok iyi yapan, dışarıdan oynama becerileri yüksek 4 numaralar karşısında yaratacağı savunma zaaflarını tahmin etmek güç değil.
Eğer transfer yapılmazsa bu bölgede işimiz zor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder