2 Eylül 2009 Çarşamba

Euroleague'de grubumuzdaki takımların son durumları; Barcelona

Bloğu epeydir boşladık, tekrar yazmaya başlayalım. Eurolegue kuraları çekildiğinde grubun gücü hakkında temkinli konuşmak gerektiğini, kadroların henüz kurulmadığını, yapılacak transferleri gördükten sonra grupta neler yapabileceğimizi tahmin etmeye çalışmanın daha doğru olacağını düşünmüştüm. Kadrolar kuruldu sayılır. Genel bir bakış yapmak lazım.
Terence Morris, atletik oyunculardan kurulu, çabuk oynayan Barça'ya kolay uyum sağlar

Grubun ağababasından başlamak yerinde olur.
Barcelona sezona iddialı girecekti, bunu daha önceden biliyorduk. Onlar geçen yılın başarılı sayılabilecek takımlarından birisiydi. ACB'de TAU'nun elinden şampiyonluğu aldıkları yetmemiş gibi final foura çıkarkende İvanoviç'i mat etmeyi başardılar. Kaldı ki, final fourda az kalsın CSKA'yı bile dize getirip finale çıkıyorlardı. Eurolegue'in en seyredilesi ve heyecan verici takımlarından birisiydiler. Bu başarılar onlara yetmedi tabii. Real Madrit transferin en parlak takımı olurken onlarda en az rakipleri kadar önemli imzalar attırdılar. CSKA'nın bütçeyi kısıp takımı Ruslaştırdığı bu sezon için final fourda daha iyi işlere imza atabilecek bir ekip kurmaya çalıştılar. Ancak, onların kadroya kattıklarından önce ellerinden kaçırdıkları oyunculara dikkat çekmek daha doğru olur. Hem Ersan hem de Andersen yerleri kolay kolay doldurulabilecek oyuncular değiller. Her ikisine di kadroda tutabilmek Barça'nın kadroya oyuncu katmaktan daha fazla önem verdiği hamlelerdi ama basketbolcu bir kere rüyasında NBA'de oynadığını görünce ona engel olmak pek mümkün olmuyor.



Andersen'i çok uğraşmalarına rağmen elde tutamadılar, yerine Sloven Lorbek, Andersen gibi CSKA'dan geldi.


Andersen göze çok fazla batan özelliklere sahip olmasa da potaya arkası dönük oynarken topu eline aldığında çok dengeli ve düzgün pivot hareketlerine sahip olan, hücumda çok faydalı bir pivottu. Bu kadar iyi ve tecrübelisini boşta bulup almak kolay değil. Ama asıl büyük kayıp Ersan oldu. 2 numara oynayabilecek kadar iyi dribling ve şut yeteneğine sahip bir 4 numarayı, hem de bu kadar iştahlı ve her oynadığı maçta hem hücumda hem savunmada her türlü işi yapabilen bir oyuncuyu kaybetmiş olmanın açtığı yara kolayca onarilabilecek türden değildir. Onula eşleşmek rakiplerin 4 numaraları için başa belaydı; onun kadar çabuk olamıyorlar, dinamizmi, çok yükseğe sıçraması, her topa el sokup mücadeleyi hiç bırakmıyor oluşu, penetrelerindeki yırtıcılığı da cabası. Barca o oyundayken 4 numaralı pozisyonu çok kez hücuma liderlik yapan forvet gibi kullanıyordu. Onun gidişiyle işler değişecek zira onun özelliklerinde bir oyuncu alamadılar. Alamadılar derken, vardı da alamadılar değil tabii. Yoksa bu sezon İspanyollar, özellikle de Real ve Barça istediğini oyuncuyu parayı basıp alıyor.
Yaz boyunca NBA'e gidip gitmeyeceği konusuyla çenemizi yoran Rubio'u Barça kaptı. 3,5 milyon euroyu da Badalona. 6 yıllık sözleşme yapılmış Rubio'yla. 2 yıl sonra NBA'e gitmek isterse sözlşmesinde önünü açan, kolaylıklar sağlayan maddeler varmış.


Giden 2 önemli oyuncusuna karşın şu ana dek 5 oyunuyu kadrolarına kattılar. TAU'dan Pete Mickeal ilk transferleriydi, gidenlerden birisine değil ama ihtiyaçları olan bir pozisyona kısa forvete. Mickeal çok üst düzey bir oyuncu olmayabilir ama delici, penetresi olan bir 2 numaraya ihtiyaçları olduğu açıktı. CSKA'dan Terence Morris transferi ise Ersan'dan boşalan yere yapılmış gibi duruyor. Ama Morris bildiğimiz klasik Amerikalı dört numaradır, Avrupa basketbolunun bol yardımlaşmalı, sert karakterine Ersan kadar ''cuk'' oturmaz ayrıca onun gibi dış şutu olan, oyun kurucu özelliklere sahip bir oyuncu da değil. Arada bir de Malaga'da harika bir sezon geçiren N'Dong transferi yapıldı ki, bu oyuncunun dev gibi cüssesine karşın çok hareketli ve boyalı alanda dağıtıcı oyun karakteri ekstra bir güç katacaktır Barça'ya. Ama yine de biraz bam güm bir oyuncu olan Senegal'linin Andersen'in yerini doldurması beklenemezdi. Andersen'in halefini yine Andersen'de olduğu gibi CSKA'da buldular. Bütçeyi kısıp kadroyu Ruslaştırmak isteyen CSKA Erazem Lorbek'ten vazgeçince, geçen yıl Euroleague'de 12 sayı 5 ribaundla oynayan Sloven oyuncuyu kaptılar. Gerçek anlamda bir pivota bu transferle sahip oldular ama yine de Andersen'in en iyi savunmalar karşısında bile soğukkanlılıkla hücum edişini arayacaklardır.
Asıl büyük bombayı en sonda patlattılar. Şişman kadın sahneye en son çıktı. Yaz gündeminin adı en çok telafuz edilen ismi Ricky Rubio, oyuncu fabrikası Badalona'nın son yıllarda Rudy Fernandez'den sonra yetiştirdiği en büyük yıldız olan oyuncuyu Badalona'ya 3,5 milyon euro ödeyip aldılar. Navarro, Basile ve Lakoviç'in hücumdaki korkutucu güçlerine paralel bir savunma performanslarının olmadığı ve Lakoviç'le Basile'nin yaşlarının artık kemale eriyor oluşunu da düşünürsek uzun kolları ve çabuk ayaklarıyla iyi ir savunmacı olan Rubio'nun Barça'ya katacağı çok şey olabilir diyebiliriz.
Başlarında çok da karizmatik bir koç olmamasına rağmen geçen yılı kazançlı ve Euroleague sözkonu olduğunda belki de başarılı denebilecek bir performansla kapatan Barça'nın bu sezonda büyük işler başaracağını düşünebiliriz.
Onları grupta geçebilmek mümkün görünmüyor ayrıca Euroleague'de yer aldığımız son 3 sezonda bu düzeydeki takımlara ( bir kez hariç ) hep yenildiğimizi düşünürsek onlara karşı her 2 maçtada mağlup olmak şaşırtıcı olmayacaktır.

Hiç yorum yok: