2 Temmuz 2009 Perşembe

Damir'e saygı





Geride kalan sezon için Damir Mrsiç'e ayrı bir paragraf açmak lazım.
Performansı ne olursa olsun saygıyı hakeden bir oyuncudur kaptan. Yürekten oynadığını zaten herkes bilir, takımın çimentolarındandır. Çoğu iyi şutörde olan ben atıcam kaprisleri yoktur onda, toparlayıcıdır, sorunsuz olmasından öte sorun çözücüdür.

Bu sezonki performansı özel bir saygıyı hakeder. Sezon başlarken çok kişi onun için vefa gösterisi olarak takımda tutuluyor dedi, bu yıl takıma faydasının zaman zaman oyuna girip, alan savunmalarına karşı dış şut tehditi oluşturmasıyla sınırlı olacağını düşündü.

Ama sezon başında yapılan yanlış oyuncu tercihleri ve Ömer Onan'ın sakatlığı sonrası kısa rotasyonunda çok ciddi sıkıntılar yaşarken kaptanın 40'ına merdiven dayamışken fizik olarak belki de en iyi sezonunu yaşadığına, kariyeri boyunca sorun yaşadığı savunmasını geliştirdiğine, Euroleague maçları da dahil olmak üzere bir çok maçta takımın sıkışan hücumlarında sadece 3 sayılık atışlarla değil kah penetreleriyle kah asistleriyle, çok zamanda Green'in insiyatifsizliği sonucu hücumda şuursuzlaşan takımı potaya gitmeye teşvik eden ikili oyunlarıyla hücum gücünü sırtladığına şahit olduk.
Agresif hücum etmeyi beceremeyen, topu rakip alana süratli taşıyamayan ve özellikle Euroleague'de sert savunmalar karşısında çembere gitme adına ne şut ne penetre ne de asist seçeneklerinden hiçbirisini kullanmayı beceremeyip, takımı hücumda seçeneksiz ve şuursuz bırakan Marques Green'in yetersizliği tüm çıplaklığıyla ortadayken sezon başında kendisinden hiçte böyle bir göreve soyunması beklenmeyen Mrsiç 1 numarada oynarken takımının hücumlarına düzen veren oyuncu oldu.
Yanlış transfer tercihlerine ek olarak Ömer Onan'sız başlanan sezonda rakiplerin hızlı ve delici şutörlerine karşı kariyerinin belki de en iyi savunma performansını sergilediği sezonunu yaşadı.
Hücumda penetre etmeyi pek becerebilen bir oyuncu değilken, yine yanlış transfer tercihleri ve hücumda en etkili opsiyonumuz olacağı düşünülen Griçek'in ortalarda hiç görünmemesi sebebiyle kısa forvet sıkıntısı yaşarken 40 yaşına merdiven dayamışken penetre etmeye, içeriye dalıp uzunlara asist yapmaya başladı.
5 oyuncunun üzün süreli sakatlıkları sebebiyle çok dar bir kadroyla başlanılan ve hem yerel ligde hem de Euroleague'de üst üste maçlar oynandığı dönemde takımın en diri oyuncularından birisiyken, yoğun geçen sezonun son maçlarında, final serisinde de hala fizik olarak diriydi.
Sezon boyunca Eurolegue'de hiç maç kaçırmazken memleket dahilinde sadece 2 maçta oynamadı.
40 yaşına merdiven dayamışken bile yeteneklerini geliştiriyor oluşuyla ayrı bir saygıyı hak ediyor.
Benim gönlümde sezonun en iyi oyuncusu odur.
Grafiklerde kaptanın Euroleague'de ve Türkiye ligindeki sezon istatistiklerini bulabilirsiniz.

2 yorum:

agopist dedi ki...

İlk defa Netaş formasıyla görmüştüm onu. Netaş'ın kapanacağı son sene takımın tek yabancısıydı. Efes hariç her takıma kök söktürdüler. Muhteşemdi. O zamandan beri hep saygıyı hakedecek bir performans gösterdi. Netaş formasıyla onu gördüğümden beri hem saygı gösteriyorum hem de sempati duyuyorum.

Dincer dedi ki...

Damir ile ilgili ben de bir anket düzenlemiştim kendi blog post'umda.. Katılmak için: http://bolbasket.wordpress.com/2009/06/19/damir-mrsic-gitmek-mi-zor-kalmak-mi/

:)