26 Temmuz 2010 Pazartesi

Küçük dev adamın yükselişi


Siena'nın Bo McCalebb'i, Euroleague'in son 4-5 yıldaki en başarılı guardlarından Mc Intyre'ın yerine transfer etmesi transfer sezonunun en ilginç hamlelerinden birisi oldu.
2 yıldır ha dağıldılar ha dağılacaklar diye beklenen ama bir biçimde mevcut ve birbirine sıkı sıkıya bağlı kadrolarını elde tutmayı başaran İtalya şampiyonu açısından geçen yıl beklendiği kadar iyi geçmedi.
Son 10 yılda yaptıklarıyla ''Siena modeli'' adlı mütevazi bir gelişim modeli ortaya çıkaran, Euroleague'in dev bütçeli ekipleriyle başa çıkacak bütçelere erişmesi hayal olan bizim memleketin takımları için Euroleague'de başarı için izlenebilecek belki de en doğru yolu çizmiş olan italyan ekibi için son bir kaç yıldır iyice yoldan çıkan dev bütçelerle baş edebilmek en büyük sorun.
Zaten geçen yıl İtalya ligini yine silip süpürmüş olsalar da Euroleague'de final four mücadelesinin uzağında kaldılar.
Geçen yıl makine gibi işleyen sistemlerinin oyun zekasıyla en önemli dişlilerinden birisi olan Kaukenas'ı kaybettiklerinde onların tıkır tıkır işleyen sistemleri için endişelenmiştik. Ama işler bu sezon daha da kötüye gidebilir.
Euroleague'in en izlenesi takımlarından birisi olan Siena geçen yıl Kaukenas'ı kaybettikten sonra kısa rotasyonunda bu yıl da önemli kayıplar yaşıyor, Romain Sato'nun gidişi onlaraçısından önemli bir kayıp. Bireysel yetenekleri her daim tartışma konusu olan ama birarada müthiş işler yapan Siena kadrosunun, son 4 yıldır, çabukluğu, oyun zekası ve asist becerisiyle maestrosu konmundaki Mc Intyre'ı kaybetmek ise gıptayla bakılan bu model takım için hakikaten acı bir durum.
Siena, Mc Intyre'ın yerini doldurabilecek bir guardı alabilecek bütçeyi ayıracak olsa zaten onu kaybetmezdi. Bu koşullarda kendi yükselişleri gibi harika bir yükseliş hikayesine sahip Bo McCalebb'le anlaştılar.
Sadece 2 yıl önce Türkiye liginin orta sıralarına tutunma mücadelesi veren Mersin BSB'de forma giyen, atletik özellikleri, sayı potansiyeli ve çabukluğuyla göz doldursa da üst düzey bir oyuncu olacağı konusunda pek bir ışık vermeyen Ammerikalı oyuncunun Partizan'a transfer olması bir çoğumuzu şaşırtmışken, geçen yıl Partizan'ın Euroleague'de final four oynamasındaki katkılarıyla şaşkınlığımızı bir kat daha arttırdı.
Final four da, Vujoseviç'in safkan Yugoslav takımında, Partizan'ın alışılagelmiş oyunundan farklı bir stile farklı bir basketbol anlayışına sahip guardı olarak yaptıkları takdire şayandı. Mc Intyre gibi bir oyuncunun yerini doldurmak kolay olmasa da, Siena topraklarında her oyuncunun yeteneklerinin üzerinde işler yapabildiğini unutmamak lazım. Kaldı ki, Mc Intyre'ın Siena'da Avrupa'nın en iyi guardlarından biri haline gelmeden önce parlak bir Avrupa kariyeri olmadığının, tanınırlığının İtalya yerelliğiyle sınırlı olduğunun altını çizmek lazım.
İlginç ve beraberinde soru işaretlerini taşıyan bir transfer.
Bo McCalebb'in yükselişinin devam edip etmeyeceği bir kenara, kan kaybeden Siena'nın güçlü modeliyle dev bütçeli takımlara rağmen Avrupa'nın zirvesi için mücadeleye devam edip edemeyeceği soruları da sezon boyunca sorulacak gibi.

Hiç yorum yok: