12 Temmuz 2010 Pazartesi

Vujosevic vs. Panathiniakos


Euroleague'de Efes Pilsen'in yer aldığı D grubunun ne kadar zorlu olacağını tahmin etmek güç değil.
Her şeyden önce 2. torbadan gelen takım Panathiniakos oluyorsa orada talihinize tükürmeniz gerekir.
Elbette hedefiniz gruptan çıkmaksa aslında 1. ve 2. torbadan gelen takımların hangileri olduğu o kadar da büyük bir önem taşımıyor. Hedef gruptan çıkmak olunca sizinle aynı hedefi güdenleri yani aslında ilk 2 torba dışında gelenleri altına almanız gerekiyor.
Ama bu grubun hikayesini, hoş sürprizini Efes Pilsen'in grupta altına almaya çalışacağı rakipleri değil grubun kodamanları CSKA Moskova ve Panathiniakos oluşturuyor.
Euroleague'de sezon başlarken ''sezonun final four adayları'' listesine ilk elden yazılacak bu iki takımdan PAO son 4 yılda sadece 2 kez final four oynayabildi. Aslında Avrupa'nın son 10-15 yıldaki en başarılı takımı oldukları su götürmez bir gerçek, hele de başlarında Euroleague'in en fazla şampiyonluk görmüş koçunun bulunduğunu hesaba katarsak bu başarı ve şampiyonluk timsali takımın son 4 sezondaki Euroleague verimliliğinin hiç de tatmin edici olmadığı söylenebilir.
Ama 4 ayrı takımın başında toplamda 7 Euroleague şampiyonluğu yaşayarak bu alanda Messina'nın önünde yer alan Obradovic'in kendisi gibi yenilmeyi kolay kolay kabul etmeyen takımı PAO'nun diş geçirmekte zorlandığı bir takım vardı; kıtanın belki de en iyi kurucu hocası Vujoseviç'in Partizan'ı. Final fourların gediklisi PAO'nun son 4 yılda iki kez TOP 16 gruplarında tökezlemesinde başrolü oynayan takımdı Vujosevic'in Partizan'ı.
Neredeyse her sezon başında Euroleague'in devlerinin kadrolarını takviye etmek için ilk planda baktıkları havuz olan Partizan'ı yeniden genç ve tecrübesiz oyuncularla zirve yarışı yapan takım haline getiren Karadağ'lı hoca 9 yıldır çalıştırdığı Partizan'dan ayrılıp bu kez yüksek bütçeli, üst düzey bir takımın başına geçti, CSKA Moskova'nın koçu oldu.
D grubu sadece PAO ve CSKA gibi iki şampiyonluk adayı dev takımın aynı grupta yer alması açısından değil, Avrupa basketbolunun son 15 yıldaki en başarılı takımın yoluna çıkan en büyük engel olan koçun bu kez elinde güçlü ve iddialı bir kadroyla yine PAO'ya karşı mücadele edecek olmasıyla ilgi çekecek.
Geçen yıl dağıldılar, dağılıyorlar denilirken Euroleague'de final four yapmayı yine başaran özellikle kısa rotasyonunda korkutucu bir güce sahip olan CSKA'nın, eski Yugoslavya toprakları dışında İspanya ve İtalya'da koçluk deneyimi olsa da 17 yaşında başladığı koçluk kariyerinin büyük bölümünü Sırbistan ve Karadağ'da geçiren ve genellikle düşük bütçeli takımlarda, kendi tırnaklarıyla kazıyarak yol alan, genç oyuncuları yetiştirerek müthiş işler yapan Vujosevic yönetiminde neler yapabileceğini merakla bekliyoruz.
Kıtanın en iyi hocalarından ikisinin bu kez eşit güçte kadrolarla girişecekleri mücadelenin de tadı bir başka olacaktır.

Hiç yorum yok: