Tanjeviç'in Efes maçının ardından yaptığı açıklamalar sonrası Solomon'un döneceğine dair inancım ciddi biçimde sarsıldı. Coach onu istemiyor, bunu zaten biliyorduk ama geçen yıl bir kaç kez takımı terketmeye kalkan King'i kolundan tutup vazgeçiren Mahmut Uslu'nun bu kez onu kralı olduğu topraklara geri getirmek için ne çok çabaladığını düşününce bu iş biter diye ummuştum.
Tanjeviç, hani bana rağmen getirirlerse diye düşünerek açık kapı bile bırakmamış. Değil Solomon'u yeni bir oyuncu istemiyorum diyor.
Bu durumda iş iyice sarpa sarıyor tabii. Tanjeviç'e rağmen geri dönmesi zaten ciddi bir sorun yaratma potansiyeli taşırken onun kesin vetosuna rağmen transferi işleri iyice karıştırır.
Bu noktada hemen belirtmek lazım ki. Solomon-sorunlu oyuncu ilişkisini kuran ezbercilerden değilim. Aksine onun Aydın Örs'le birlikte Fenerbahçe'de takımın oyun karakterini kazandıran baş aktörü, lideri ve tüm takımı kazanmaya sevkederken her bir oyuncuyu oyuna sokan, onlardan fayda sağlamayı becerebilen harika bir takım oyuncusu olmayı becerebildiğini düşünüyorum.
Onun gibi kazanma azmini sahadaki her hareketiyle bas bas bağıran, rakip guardları Fenerbahçe maçlarına çıkmadan önce sinirlerine hakim olabilmek adına özel mesailer harcamak zorunda bırakan bir liderin koca bir sezonu kavgasız, döğüşsüz, teknik faulsüz, gerginlikler yaşamadan geçirmesini beklemek hiç gerçekçi değil. Onun sahada yaşadıklarını, bazen kendi takım arkadaşlarıyla yaşadıklarını bile Fenerbahçe'nin son iki sezonki oyun karakterinin onun hareketlerinde vücut bulması olarak değerlendirmek daha doğru geliyor bana.
Şimdi dönerseden önce sezon başında o ve onunla birlikte Kinsey-White ikilisinin de ayrılması ve onların yerine yapılan yeni transferlerle takımın karakterinin nasıl değiştiğini sorgulamak gerekiyor.
Öncelikle Solomon ve Kinsey'in kalmasını Tanjeviç 'de istiyordu ama.... diye başlayan cümlelere pek itibar etmediğimi söyleyeyim. Kinsey'in zaten sezon sonunda NBA'e gitmek üzere geldiğini ne çaba gösterirseniz gösterin kendini Avrupa basketbolunun içinde değil orada varetmeyi tercih edeceğini biliyoruz. Solomon'da Maccabi veya başka bir Avrupa takımını değil NBA'i tercih ettiğine göre ( bu tercih beni bir hayli şaşırttı ) onu da elde tutmak zaten zor olacakmış.
Ama mesele şu ki sorun sadece onların gitmesi yerine yeni oyuncuların alınması değil. Onlarla beraber takımın temel karakterinin kökten değişmesi asıl mesele.
Ömer Onan ve bu sezon gelişim liginin en iyi oyuncularından birisi olmayı başaran James White'la birlikte bu ikili geçen yılki takımın temel karakterini oluşturuyorlardı. Baskılı ön alan savunmasıyla rakip guardların hücum sahasına ulaşmalarını bile sorun eden, onları hem fiziksel ve özellikle Solomon'la psikolojik olarak yıpratıp oyundan düşüren rakip için can sıkıcı, sinir bozucu bir oyun karakteri. Çok top kapıp hızlı hücumlarla sayılar bulmak, oyunun temposunu zaman zaman kontrolü elden kaçırma riskine karşın yükseltmek, sahada oyununu oynamak dışında tansiyonu ve sertliği yükseltmek, rakibin skorerleriyle birebir atışmalar, itişip kakışmalar bu oyunun olm azsa olmazıydı.
Bu seneki takım yine çok iyi savunma yapıyor, yine potansiyelinin üzerinde işler çıkarma düsturuyla sahada savaşmadan kazanılmazı bilince çıkararak oynuyor, yardımlaşma yine üst düzeyde ama giden üçlünün yerine alınanlar Tanjeviç'in sahadaki oyunun iplerini asla kendi ellerinden kayıp gitmemesi planına uygun transferler olduğu çok açık. Belki topu daha çok paylaşarak oynayan ama daha yumuşak ve isyan gücü zayıf bir takım.
Şimdi döner mi bilemem ama Solomon dönerse eğer takımın mevcut karakterine uyumlu bir profil sergilemeyeceği açık. Asla böyle bir oyuncu olmadı aksine kendi karakterini takıma yansıtmaya çalışacak, onunla oynamayı çok seven takımın ateşleyici güçlerinden birisi olan Ömer Onan başta olmak üzere bazı oyuncuların performanslarını da ciddi biçimde arttıracaktır dönüşü. Ama sezon başında takımın en yetkili ağızlarının Solomon için zaten sorunluydu açıklamaları, artık topu daha çok paylaşarak oynayan takım yaratacağız hedefleri falan düşünülürse Solomon'un dönüşü son yıllarda çok planlı ve tutarlı bir gelişim süreci yaşayan basketbol şubesinin Aydın Hoca'yla yolların ayrılmasından sonraki en abuk kararı olacak.
Herşeye rağmen onun dönüşünü dört gözle bekliyorum, bir maçı asla kazanılamayacağını düşündüğümüz anda bile salonun ortasında isyan ateşini yakan adamı, tribünlerle bütünleşerek oynayan takımı geri istiyorum.