4 Ocak 2009 Pazar

Galatasaray'a yenilmekten çok, maç boyunca yenilgiye isyan edecek bir cüret gösterememek acı verici. Henüz ilk periyot biterken takım rotasyon manyağı oluyor, kenara gelen her oyuncu vazgeçilen her oyun planı kullanılmış peçete gibi çöp tenekesine atılırken, zaten burada size maç vermeyiz diye bas bas bağıran Galatasaray'a karşı iyice ürkerek oynuyoruz. Sadece Preldziç'in çoğu akıl dışı şutlarıyla farkın açılmasını engellemeye çalışıyoruz. İkinci periyotta Mrsiç ve Oğuz'un kaybettiği iki top var ki; maçın özeti gibi, Galatasaray'lı oyuncular bizimkilere nefes alacak alan bırakmayıp adeta topu ellerinden gasp ederken, topu kaybettiğinin bile farkında olmuyor oyuncularımız.
Maç boyunca sertliğe karşılık veremedik, doğru düzgün bir set hücumumuz yok gibi, üç sayı çizgisinin bir hayli gerisinde paslaşıp duran, hücumda ne yapacağına bir türlü karar veremeyen bir takım görüntüsü artık iyice alarm zillerini çaldırmaya başladı.
Tanjeviç'in Green'den ne beklediği ortada. Ondan hiç bir oyuncuyu takımın önüne geçirmemesini istiyor, herkese eşit sayıda top dağıtmasını falan. Ama bu takımın hücumda, özellikle de Aliağa ve Galatasaray maçları gibi rakibin topu potaya bile yaklaştırmadığı maçlarda sazı eline alacak bir lider guarda ihtiyacı var.

Hiç yorum yok: